BİZDEN MESAJLAR
ÖZGÜN ÇINAR, CEO
Sürdürülebilirlik üzerindeki yoğun ilgi azalacak gibi görünmüyor. Bu ay da bunun iki net göstergesiyle karşılaştık.
İlki, bu konuda Borsa İstanbul’un attığı son adım. Borsa İstanbul, “hem sürdürülebilirlik temalı borçlanma aracı ihraçlarını ve bunların gruplar halinde getirilerini daha görünür kılmak hem de yatırımcıların varlık ve karşılaştırma ölçütü ihtiyaçlarını gidermek” amacıyla yeni sürdürülebilirlik endeksleri hesaplamaya başladı. Endekslere ilişkin detayları, bültenin “önemli kavramlar” bölümünde bulabilirsiniz. Böylelikle, borsanın da sürdürülebilirlik vurgusu artmış oldu.
Sürdürülebilirliğe artan ilginin ikinci göstergesi de davet edildiğimiz etkinlikler. 10 Mayıs Cuma günü, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği tarafından düzenlenen Türkiye Muhasebe Uzmanlığı Kongresi’ne sponsor ve panelist kimliklerimizle katıldık ve ESG derecelendirmesi, teknikleri ve yararları üzerine çok detaylı bir sunumla katılımcıları bilgilendirdik. Sunum sonrası aldığımız birçok soru, konunun tüm sektörler tarafından ne kadar yakından takip edildiğini bizlere bir kere daha gösterdi. Yapılan diğer oturumlarda da birçok şirketten katılımcılar, sürdürülebilirliğin farklı yönlerine ilişkin çok değerli bilgiler aktardılar.
Görünüyor ki, önümüzdeki dönemde böylesi çok gelişmeye şahitlik edeceğiz… Sürdürülebilir kalın …
IMF BAHAR TOPLANTILARI ÜZERİNE…
15-20 Nisan 2024 tarihleri arasında Washington DC’de gerçekleştirilen Bahar Toplantıları, uluslararası iklim finansmanı açısından kritik bir yılda, önemli bir etkinlikti. Gelişmekte olan birçok ülke, artan gıda güvensizliği, gelir eşitsizliği ve devasa borçlarla mücadele ediyor; bu da düşük karbonlu enerji üretimine yatırım yapmalarını veya vatandaşlarını iklim değişikliği tehdidine karşı hazırlamalarını zorlaştırıyor. Gelişmiş ve varlıklı birtakım ülkelerin dış yardım harcamalarını azaltması da bu süreci zorlaştırıyor.
Gelişmiş ülkeler, Dünya Bankası’nın bu alanda finansman kapasitesini artırmak için bahar toplantılarında 11 milyar dolar taahhütte bulundu. Şüphesiz bu tutar oldukça düşük ve dünyanın varlık seviyesi en düşük ülkelerine yönelik yeni fon temini ve borç hafifletme çağrılarının büyük ölçüde yanıtsız kalmasına sebep oluyor. Öte yandan, Azerbaycan’da yapılacak COP29 iklim zirvesinde, ülkelerin yeni bir iklim finansmanı hedefi üzerinde anlaşması bekleniyor. Belki bu anlaşma (gerçekleşirse) iklim finansmanı konusunda ilerleme sağlayabilir.
İklim Finansmanı Bağımsız Üst Düzey Uzman Grubu (IHLEG), 2022’de yaptığı bir değerlendirmede, Çin hariç gelişmekte olan ülkelerin 2030 yılına kadar her yıl 2,4 trilyon dolar yatırım yapması gerektiğini belirtiyor. Bu da, mevcut seviyelere göre dört kat artış gerekliliğini vurguluyor. IHLEG, dünyanın Paris Anlaşması hedeflerine ulaşamamasının temel nedeninin, özellikle gelişmekte olan ekonomilerdeki yatırım eksikliği olduğunu ifade ediyor.
Geçtiğimiz yıl çok taraflı kalkınma bankaları (MDB’ler) gelişmekte olan ülkelere rekor düzeyde, tam 60,9 milyar dolarlık iklim finansmanı sağladı. Ancak IHLEG, bu tür ülkeler için 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 250-300 milyar dolar fon sağlanması gerektiğini tahmin ediyor ki bu da yukarıda andığımız gibi halihazırda sağlanan finansmanın yetersizliğini ortaya koyuyor.
Anılan yetersizlik, şüphesiz bazı reformlar yapılması gerektiğini de ortaya koymakta. Dünya Bankası, iklimle ilgili projelere daha fazla fon sağlanması için söz konusu reformları gerçekleştiriyor. Bu yılın sonunda gelişmiş ülkeler, Dünya Bankası’nın dünyanın varlık seviyesi en düşük ülkelerine imtiyazlı ve hibe esaslı finansman sağlayan kolu olan Uluslararası Kalkınma Birliği’ni (IDA) “yenileyecek”. Önümüzdeki dönemin zorluğu göz önüne alındığında, Dünya Bankası başkanı Ajay Banga, bu takviyenin “tüm zamanların en büyüğü” olması gerektiğini belirterek, 30 milyar dolarlık taahhüt çağrısında bulundu. Böyle bir taahhüt, IDA’nın 100 milyar dolardan fazla borç verebilmesine olanak tanıyacak. Bununla birlikte, bazı gözlemciler bu reformların da yetersiz olduğunu ve daha fazla adım atılması gerektiğini belirtiyorlar.
Bahar toplantılarında vurgulanan bir diğer önemli husus da, Dünya Bankası’nın yenilenebilir enerji ve diğer önemli yatırımlara yönelik finansmanını özel sektörle daha fazla işbirliği yaparak artırma konusundaki ilgisiydi. Özellikle, Afrika’da 2030 yılına kadar 300 milyon insanın elektriğe erişimini sağlamak amacıyla yeni bir girişim başlatıldı.
G20’nin, Temmuz ayında Brezilya’da yapılacak toplantısında finansla ilgili devam eden tartışmalar gözden geçirilecek. Ayrıca, Dünya Bankası ve IMF’nin yıllık toplantıları Ekim ayında, COP29’dan kısa bir süre önce gerçekleşecek.
Almina Gencal, Sürdürülebilirlik Uzmanı
ESG’Lİ HABERLER
- Climeworks, İzlanda’da bugüne kadarki en büyük doğrudan karbon yakalama ve depolama (DAC+S) tesisi Mammoth’u devreye alıyor. Bu, Climeworks’ün ikinci ticari DAC+S tesisi ve önceki tesisi Orca’dan yaklaşık on kat daha büyük. Tesis, havadaki CO₂’yi filtreliyor ve kalıcı olarak yeraltında depoluyor. Tam kapasite yılda 36.000 tona kadar CO₂ yakalayabilecek şekilde tasarlanmış. Climeworks, ayrıca İzlanda’daki iki ticari tesisinden elde ettiği operasyonel ve test deneyimiyle ABD’de çok sayıda megaton merkez geliştiriyor. DETAY
- Olivin adı verilen ve bol miktarda bulunabilen bir mineral, karbon negatif çimento yapılmasına yardımcı olabilir. Bu süreç, çimentonun küresel CO2 emisyonlarının yaklaşık % 8’ini oluşturan büyük karbon ayak izinin üstesinden gelmeyi de sağlayabilir. Olivin, dünyanın mantosunun ana bileşenlerinden biri ve her kıtada rezervi bulunuyor. Olivini çimentoya dönüştürme işleminin patentini alan Birleşik Krallık merkezli Seratech şirketinden Sam Draper, olivinin gigaton ölçeğinde mevcut olan az sayıdaki mineralden biri olduğunu söylüyor. DETAY
- Guardian’ın haberine göre, sivil toplum uzmanları ve ekonomistler, iklim değişikliğiyle mücadele için Dünya Bankası aracılığıyla hükümetler tarafından milyarlarca dolarlık uluslararası yardım taahhüdünde bulunulması gerektiğini ifade ediyorlar. DETAY
- Moody’s Investors Service’in yeni bir raporuna göre yeşil, sosyal, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirlik bağlantılı (GSSS) tahvillerin ihraç hacimleri, 2024’ün ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre keskin bir toparlanma göstererek, 207 milyar dolardan % 36 artışla 281 milyar dolara yükseldi. DETAY
- Yeni İklim Kaosu Fosil Yakıt Finansmanı Raporu 2024’e göre dünyanın en büyük bankaları, 2016 Paris Anlaşması’ndan bu yana sektöre 6,9 trilyon dolar “fosil yakıt finansmanı” sağladı. 196 ülke tarafından imzalanan Paris Anlaşması’nın hedefi, karbondioksit emisyonlarını azaltarak insan kaynaklı küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerinde sınırlamak. Ancak The Guardian’ın haberine göre, birçok ülkedeki özel çıkar grupları, verdikleri sözlerin aksine, büyümeye devam eden fosil yakıt şirketlerinin faaliyetlerini finanse etmeyi sürdürüyor. DETAY
- Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), yatırım fonu isimlerinde ESG ve sürdürülebilirlikle ilgili terimlerin kullanımına yönelik kuralları duyurdu. Kurallar, sürdürülebilir yatırım fonları için gereken yatırım eşiklerini içeriyor ve henüz yeşil olmayan ancak çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda pozitif bir yörüngede olan yatırımlar için bir geçiş kategorisi oluşturuyor. DETAY
- St. Andrews Üniversitesi ve Oregon Eyalet Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir araştırmaya göre, karbondioksit atmosferde son 50.000 yılda olduğundan 10 kat daha hızlı artıyor. Bulgular, gezegenin tarihindeki ani iklim değişikliği dönemlerine ışık tutarken, günümüz iklim krizinin etkilerine dair de yeni bir anlayış sunuyor. DETAY
GEZEGENİN KURTARICILARI: Z VE Y KUŞAKLARI
Deloitte’un 2024 yılı Z ve Y Kuşağı Anketi, okunmaya ve üzerinde düşünmeye değer sonuçlar ortaya koyuyor.
Anket, 44 ülkeden 14.468 Z ve 8.373 Y Kuşağı temsilcisi olmak üzere toplamda 22.841 katılımcı ile Kasım 2023 – Mart 2024 ayları arasında gerçekleştirilmiş.
Anketin en temel ve söz konusu iki kuşak için de geçerlilik arz eden bulgusu; değerlere bağlılık olarak görülüyor. Ne demek istediğimiz, aşağıda bulguları sıraladığımızda biraz daha anlaşılır bir hal alacaktır.
- Yaşam maliyeti, iki kuşağın da en büyük toplumsal endişesi. Ancak bu konuda iyimserliklerini de koruyorlar.
- Her 10 Z ve Y kuşağından yaklaşık dokuzu, “amacın” iş tatmini için önemli olduğunu ve değerleriyle uyuşmayan işleri veya işverenleri geri çevirme olasılıklarının giderek arttığını söylüyor.
- İklim değişikliği ile ilgili kaygı arttıkça, kuşak temsilcilerinin birçoğu aktif olarak kariyerlerini ve tüketici davranışlarını çevresel değerleriyle uyumlu hale getirmeye çalışıyor.
- GenAI’ın yarattığı belirsizlik kariyer kararlarını etkiliyor ancak teknolojiyi sık kullananlar, onun işlerini ve iş/yaşam dengelerini iyileştireceğine inanıyorlar.
- Uzun çalışma saatlerinin strese neden olduğu düşüncesindeler ve bunun için iş/yaşam dengesi en önemli öncelikleri.
- Ofise dönüş politikaları, gelişmiş katılım ve iş birliği gibi bazı avantajlar getirirken, bir kısmı artan stres ve azalan üretkenlik yaşadığını ifade ediyor.
“Sürdürülebilirlik” penceresinden baktığımızda iklim değişikliği ile ilgili vurgunun dikkat çektiğini söylemek herhalde yanlış olmaz.
“Çevreyi koruma” Z ve Y Kuşaklarının işletmelerin değişimini yönlendirmek için en fazla fırsat ve etkiye sahip olduklarını düşündükleri toplumsal sorun. Z’lerin % 62’si ve Y’lerin %59’u iklim değişikliği hakkında endişeli veya kaygılı olduklarını belirtiyorlar ve bu sebeple kariyer kararlarını ve tüketici davranışlarını bu sorunu giderecek yönde şekillendirmeyi tercih ediyorlar.
Z’lerin % 54’ü ve Y’lerin % 48’i, hem kendilerinin hem de meslektaşlarının, işverenleri üzerinde iklim değişikliği konusunda baskı kurduklarını belirtiyorlar ve bu baskı son yıllarda sürekli artış gösteriyor. Ayrıca Z Kuşağının % 20’si ve Y Kuşağının % 19’u çevresel endişeler nedeniyle iş veya sektör değiştirmiş, büyükçe bir bölümü de gelecekte değiştirmeyi planlıyor.
Tüketiciler olarak bakıldığında, Z’lerin yaklaşık olarak üçte ikisinin (% 64) ve Y’lerin % 63’ünün çevre dostu ürün veya hizmetler satın almak için daha fazla ödeme yapmaya istekli olduğu görülüyor. Ayrıca, bu konuda iyileşme sağlayabilmek için birçok kişisel eylemde bulunuyor ya da gelecekte bulunmayı planlıyorlar. Bunlar arasında hızlı moda ürünlerinden kaçınmak, hava yolculuğunu azaltmak, vejetaryen veya vegan bir diyet uygulamak veya elektrikli araç satın almak gibi eylemler de yer alıyor.
Bu istatistikleriyle Z ve Y Kuşakları, belki de iklim değişikliğini tersine çevirecek olan kahramanlar olduklarını gösteriyorlar bizlere.
Özgün Çınar, CEO
ÖNEMLİ KAVRAMLAR
BIST SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ
BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketlerin yer aldığı bir endekstir. Bu endeks, yatırımcılara sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı şirketlere yatırım yapma olanağı sunmaktadır.
Borsa İstanbul, 13 Mayıs tarihinden itibaren sürdürülebilirlik temalı borçlanma araçları için 4 yeni endeks daha hesaplamaya başlamıştır. Bunlar, aşağıdaki endekslerdir:
- BIST Yeşil ÖSBA Eurobond Endeksi (USD)
- BIST Yeşil ÖSBA Eurobond Endeksi (TL)
- BIST Sürdürülebilir ÖSBA Eurobond Endeksleri (USD)
- BIST Sürdürülebilir ÖSBA Eurobond Endeksleri (TL)