BİZDEN MESAJLAR

ÖZGÜN ÇINAR, CEO

ESG önemini artırırken, konunun düzenlemeler yönünde de süreklilik gösteren bir değişim dikkat çekiyor. Mayıs ayının başlarında International Sustainability Standards Board (ISSB) ve European Financial Reporting Advisory Group (EFRAG) ortak birlikte çalışabilirlik kılavuzu yayımladı.  Bu düzenleme uzun zamandır bekleniyordu. Düzenleme, hem ISSB hem de ESRS standartlarına uygun şekilde raporlama yapması gereken şirketlere önemli bir kaynak sağlamış oluyor. Yakın gelecek, bu nevi konsolidasyon ve sadeleşmeleri daha çok karşımıza çıkaracak gibi görünüyor. Değişiklikleri izlemeye ve bültenlerimiz aracılığıyla size bildirmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilir kalın …

SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS

Finans sektörünün temel amacı, ekonomik faaliyetlerin finansmanına fon sağlayarak büyüme ve istihdam yoluyla ekonominin ve dolayısı ile toplumsal refahın desteklenmesidir. Sürdürülebilirlikle ilgili endişelerin giderek artması; çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği teşvik etmek üzere küresel çapta yasal ve idari düzenlemelerin önem kazanması, konunun finans yönünü de doğal olarak gündeme getirmektedir.

Genel olarak yatırım kararları kısa vadeciliğe odaklanan ve karlılığı esas alan birtakım kriterlere dayana gelmiş, çevresel ve sosyal konularla ilgili kriterler riskleri uzun vadeye yayıldıklarından göz ardı edilebilmiştir. Uzun vadeli sürdürülebilirliğe yönelik duyarlılığın artmasının ekonomik açıdan mantıklı olduğu ve yatırımcılar için mutlaka daha düşük getiri ve karlılığa yol açmayacağı anlayışı yavaş da olsa kabul görmeye başlamıştır. Bu anlayışın yaygınlaşması ve devletler tarafından da teşvik edilmesi “sürdürülebilir finans” kavramını gündemimize taşımıştır.

Sürdürülebilir finans, yatırım kararlarında çevresel ve sosyal faktörlerin dikkate alınmasını, sürdürülebilir faaliyetlere yapılan yatırımların finansmanının desteklenmesi sürecini ifade etmektedir. Sürdürülebilir finansın temelini “Çevresel, sosyal ve yönetişim” kriterler (ESG-ÇSY) oluşturmaktadır.

Sürdürülebilir Finansta Kullanılan Araçlar

Sürdürülebilir finans alanında çevresel ve sosyal açıdan sorumlu projeleri desteklemek için kullanılan finansal araçların çeşitliliğinde de önemli gelişmeler olmuştur. En çok kullanılan araçları şu şekilde sıralamak mümkündür:

Yeşil Tahviller:Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz ulaşım ve sürdürülebilir su yönetimi gibi çevresel faydaları olan projelere fon sağlamak üzere çıkarılan tahvillerdir. Tahvil gelirleri münhasıran ilgili projeler için tahsis edilir, yatırım dönemi boyunca fonların amacına uygun kullanımı kontrol edilir ve ihraççının projenin çevresel etkileri hakkında düzenli olarak raporlama yapması sağlanır.

Sosyal Tahviller: Geniş halk kitlelerinin uygun koşullarla konut, sağlık hizmetleri, eğitim ve istihdama ulaşmalarını sağlayacak sosyal fayda projelerine fon sağlamak amacıyla ihraç edilir. Gelirler bu projeleri finanse etmek için kullanılır ve ihraççı elde edilen sosyal sonuçlar hakkında rapor verir.

Sürdürülebilirlik Tahvilleri: Bu tahviller hem yeşil hem de sosyal unsurları bir araya getirerek ihraççıların hem çevresel hem de sosyal faydaları olan projeleri finanse etmesine olanak tanır. Elde edilen gelir, sürdürülebilirliğe katkıda bulunan çok çeşitli projeler için kullanılabilir.

Yeşil Krediler: Bu tür krediler yeşil projeleri finanse etmek için sağlanan kredilerdir. Kredi kullandırım koşulları; borçlunun fonları çevreye faydalı projeler için kullanması ve vade dönemi boyunca çevresel etki hakkında rapor vermesi gerekliliklerini içerir.

Sürdürülebilirlik Bağlantılı Krediler: Belirli sürdürülebilirlik hedeflerinde gerçekleştirilen performansa bağlı kredilerdir. Örneğin borçlunun karbon emisyonlarını azaltmak veya sosyal uygulamaları iyileştirmek gibi hedeflere ulaşması halinde, sürdürülebilir uygulamaları teşvik çerçevesinde krediye uygulanan faiz oranı düşmektedir.

Yeşil ve Sürdürülebilirlik Bağlantılı Tahviller: İhraççının belirli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı taahhüt ettiği tahvillerdir. Hedeflere ulaşılamaması halinde tahvilin kupon oranı artmaktadır. Bu tür finansal araçlar ihraççının sürdürülebilirlik performansını iyileştirmesi için teşvik sağlamaktadır.

Yeşil ve Sürdürülebilir Yatırım ve Borsa Yatırım Fonları (ETF’ler): Güçlü ESG performansına sahip şirketlere veya projelere odaklanan yatırım fonlarıdır. Yatırımcıların sürdürülebilir yatırımlardan oluşan çeşitlendirilmiş bir portföye yatırım yapmalarına olanak tanırlar.

Yatırımcılar ve finans kurumları, iklim değişikliği, kaynakların tükenmesi ve sosyal eşitsizlikle ilişkili riskleri azaltmak ve aynı zamanda daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişte fırsatları yakalamak için yatırımlarını sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirme ihtiyacını fark ettikçe, devletler bu yöndeki teşvik edici politikalarını geliştirdikçe sürdürülebilir finansmanın önemi giderek artacaktır.

Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Finans Düzenlemeleri

Sürdürülebilir finans düzenlemeleri konusunda Avrupa Birliği’nin öncü rol oynadığı görülmektedir.

AB Taksonomisi (AB Sınıflandırması) olarak adlandırılan düzenleme, AB’nin sürdürülebilir finans çerçevesinin temel taşını oluşturmaktadır.  AB Taksonomisi, şirketlerin ve yatırımcıların sürdürülebilir yatırım kararları alabilmeleri için “çevresel açıdan sürdürülebilir” ekonomik faaliyetleri belirlemelerine yardımcı olan bir sınıflandırma sistemidir.

Taksonomi altı iklim ve çevre hedefi belirlemektedir: İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, iklim değişikliği adaptasyonu, su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, kirliliğin önlenmesi ve kontrolü, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ve yenilenmesi.

Çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetler, “AB’nin iklim ve çevre hedeflerinden en az birine önemli ölçüde katkıda bulunurken, aynı zamanda bu hedeflerden herhangi birine önemli ölçüde zarar vermeyen ve asgari güvenceleri karşılayan” faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.

Yönetmelik, bir ekonomik faaliyetin bu hedeflerden herhangi birine önemli ölçüde katkıda bulunmak veya önemli ölçüde zarar vermemek için atması gereken adımları da belirlemektedir.

Taksonomi ile yatırımcılar için güvenli bir ortam yaratılarak, özel yatırımcıları bir ürün veya uygulamanın çevresel faydaları hakkında yanlış veya yanıltıcı beyanlarda bulunma eylemi anlamında yeşile boyamadan koruyarak, şirketlerin daha iklim dostu olmalarına yardımcı olarak AB’nin sürdürülebilir yatırımlarının artırılması hedeflenmektedir.

Öte yandan Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu 2024 yılı şubat ayında, sürdürülebilir ürünlere yönelik yatırımcı güvenini arttırmayı amaçlayan çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) derecelendirme faaliyetlerine ilişkin bir düzenleme üzerinde anlaşmaya varmıştır.

ESG derecelendirmeleri, bir şirketin veya finansal aracın sürdürülebilirlik risklerine maruziyetini ve toplum ve çevre üzerindeki etkisini değerlendirerek sürdürülebilirlik profili hakkında görüş sağlamaktadır. ESG derecelendirmeleri, sermaye piyasalarının işleyişi ve sürdürülebilir ürünlere yönelik yatırımcı güveni üzerinde giderek daha önemli bir etkiye sahip olmaktadır.

AB’nin üzerinde uzlaşmaya vardığı yeni kurallar, ESG derecelendirme sağlayıcılarının faaliyetlerinin şeffaflığını ve bütünlüğünü geliştirerek ve olası çıkar çatışmalarını önleyerek derecelendirmelerinin güvenilirliğini ve karşılaştırılabilirliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca “yeşile boyama” ya da şirketlerin sürdürülebilirlik profillerini aşırı şişirmelerinden doğan endişeler de büyük ölçüde giderilebilecektir. Bu kapsamda, bugüne kadar düzenlemeye tabi olmayan ESG derecelendirme sağlayıcılarının Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA) tarafından yetkilendirilmesi, denetlenmesi ve özellikle metodolojileri ve bilgi kaynakları ile ilgili şeffaflık gerekliliklerine uymaları gerekecektir.

Ülkemizde Sürdürülebilir Finansın Düzenlenmesine Yönelik Çalışmalar

BDDK’nın 2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nda da belirtildiği üzere, Türkiye’de sürdürülebilir finansın sektörün gelişmişlik düzeyi, çeşitliliği ve ağırlığı ile paralel bir gelişme kaydedemediği görülmektedir. Gelişimin önünde yapısal ve kurumsal olmak üzere iki engel bulunmaktadır:

Yapısal nitelikteki sorunlar temel olarak makroekonomik ortamdaki belirsizlikler, düşük ulusal tasarruf oranı ve bankacılık sektörünün kısa vadeli fonlama yapısı gibi hususları içermektedir. Bu sorunlar bankaların sürdürülebilirlik amaçlı kurumsal kapasite oluşturmalarını, uzun vadeli fonlara erişimlerini ve dolayısıyla sürdürülebilir yatırımlar için elzem olan uzun vadeli finansman sağlama imkânlarını önemli ölçüde kısıtlamaktadır.

Kurumsal nitelikteki sorunların başında ise, ekonomik faaliyetlere yönelik bir yeşil sınıflandırmanın (taksonomi) bulunmaması gelmektedir. Sınıflandırmanın bulunmaması varlık ve yükümlülükler ile finansal enstrümanların yeşillik/sürdürülebilirlik açısından etiketlenmesini ve sürdürülebilirlik alanında tutarlı ve sağlıklı veri üretimini önlemekte, değerlendirme yapılmasını ve politika üretilmesini güçleştirmektedir.

Sürdürülebilir finans alanında bir diğer sorun da doğrulama sisteminin gelişmemiş olmasıdır. Reel sektör ve finansal sektör kuruluşlarınca ulusal bir yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak, yaygın, güvenilir (akredite) ve erişilebilir ikinci taraf görüşü sağlayıcıların olmaması sistemin işleyişini ve uygulamaların uluslararası düzlemde karşılaştırılabilirliğini ve kabul edilebilirliğini azaltmaktadır.

Sürdürülebilirlik konusunda bir düzenleme ve denetleme çerçevesinin olmaması uygulamalarda asgari bir standardın oluşumunu engellemekte, belirsizlikleri ve bilgi kirliliğini artırmakta, yeşile boyama olarak adlandırılabilecek yaklaşımlara imkân vermektedir.

Ülkemizde sürdürülebilir finansın gelişmesi, bu alana uluslararası finansal piyasalardan uygun koşullarla yeterli fon kaynağının sağlanması, fonların doğru yatırım projelerine yönlendirilmesi için çeşitli aksiyonlara ihtiyaç bulunmaktadır:

Ulusal Sınıflandırma (taksonomi) düzenlemesi en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.

Ulusal yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak yasal alt yapı hazırlanmalıdır.

Sürdürülebilir alanlarda yapılacak yatırımlar teşvik edilmeli, teşvikli kaynakların doğru alanlara yönlendirilebilmesi için belli büyüklüğü aşan projelerin yatırım süreçlerinin bağımsız denetim kurumlarınca düzenli olarak denetlenmesi, projelerin etki analizlerinin sağlıklı biçimde yapılması sağlanmalıdır.

Sinan Şahin, TRASTA Danışmanlık Bankacılık Yönetici Ortağı

ESG’Lİ HABERLER

  • Geçiş süreci başlatılan Avrupa birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, karbon salımlarına çekidüzen verecek gibi görünse de ekonomik açıdan bazı ülkelerin tepkisini çekiyor. Ticaret Bakanı Ebrahim Patel yaptığı açıklamada, Güney Afrika’nın Avrupa Birliği’nin “korumacı” karbon sınır vergisine karşı Dünya Ticaret Örgütü’ne resmi bir şikâyette bulunmayı düşündüğünü söyledi. DETAY
  • Bulutların iklimi nasıl etkilediğini ölçmek için sofistike bir Avrupa-Japon ortak uydusu fırlatıldı.  Bazı alçak seviyeli bulutların gezegeni soğuttuğu, yüksek irtifalı diğerlerinin ise battaniye görevi gördüğü biliniyor.  Earthcare misyonu, dengenin tam olarak nerede olduğunu görmek amacıyla atmosferi araştırmak için lazer ve radar kullanacak.  Çözülmeye çalışılan mekanizma, iklimin artan sera gazı seviyelerine nasıl tepki vereceğini tahmin etmek için kullanılan bilgisayar modellerindeki en büyük belirsizliklerden biri. DETAY
  • Uluslararası Havacılık ve Uzay Çevre Grubu (IAEG), yakın zamanda % 100 sürdürülebilir havacılık yakıtının (SAF) uçak ve motor sistemleri üzerindeki etkisini incelemek ve teknik sorunları değerlendirmek üzere önde gelen havacılık şirketlerinden oluşan yeni bir konsorsiyum kurdu.DETAY
  • Bir araştırma, İngiltere ve İrlanda’da geçen sonbahar ve kış aylarında “hiç bitmeyecekmiş” gibi yağan yağmurların, insan kaynaklı küresel ısınma nedeniyle 10 kat daha olası hale geldiğini ve düşen yağmur hacminin de % 20 arttığını ortaya koydu.  Ekim ve Mart ayları arasında bir düzineden fazla fırtına hızla ve arka arkaya bölgeyi kasıp kavurdu. Söz konusu altı aylık süre, son iki yüzyıllık kayıtlara göre en yağışlı geçen ikinci dönem oldu.  Sağanaklar şiddetli sellere, en az 20 kişinin ölümüne, evlerde ve altyapıda ciddi hasara, elektrik kesintilerine, seyahat iptallerine ve ağır mahsul ve hayvan kaybına neden oldu. DETAY
  • Morgan Stanley Sürdürülebilir Yatırım Enstitüsü’nün yeni raporu “Sürdürülebilir Sinyaller: Şirketlerin Sürdürülebilirlik Öncelikleri ve Zorluklarını Anlamak” raporuna göre değer yaratma potansiyeli, şirketlerin sürdürülebilirliği talep etmesinin en önemli nedeni.  Mevzuata uygunluk ve şirketin ahlaki sorumlulukları, bir sürdürülebilirlik stratejisini benimsemek için en önemli üç motivasyonu tamamlıyor. DETAY

YEŞİL KÖŞE

SÜRDÜRÜLEBİLİR SİNYALLER

Bir önceki bültende, Deloitte Touche tarafından yapılan 2024 yılı Z ve Y Kuşağı araştırmasını Yeşil Köşe’ye taşımış ve ortaya koyduğu önemli sonuçları okuyucularımızla paylaşmıştık.

Önsözde belirttiğimiz gibi düzenlemeler hızla değişim gösterirken, sürdürülebilirlik üzerine araştırmalar da hız kesmiyor. Bu kapsamda, bu bültenimizde de Morgan Stanley tarafından hazırlanan “Sustainable Signals” raporunu gündeme getirdik.

Rapor, Morgan Stanley Institute for Sustainable Investing önderliğinde hazırlanmış ve başlangıcında bunun ilk sayı olduğu belirtiliyor. Yani bu raporun her yıl güncellenerek tekrarlanacağını düşünmek yanlış olmayacaktır.

Raporun verileri 27 Şubat ile 19 Mart 2024 tarihleri arasında toplanmış. Kuzey Amerika, Avrupa ve APAC bölgelerinde yıllık geliri 100 milyon doların üzerinde olan kamu sektörü kuruluşları ve özel şirketlerin 303 “sürdürülebilirlik karar vericisi”, raporun ortaya çıkmasını sağlayan verileri temin etmiş. Bölgelerden alınan yanıtların eşit ağırlıkta olduğunu da ifade edelim.

Raporun öne çıkarttığı sonuçlar şu şekilde:

  • Değer Yaratma Fırsatı: Şirketlerin % 85’i sürdürülebilirlik stratejilerini değer yaratma fırsatı olarak görüyor.
  • Yatırım Engelleri: Şirketler, sürdürülebilirlik stratejilerini uygulamak için yüksek yatırım gereksinimlerini bir engel olarak görüyor.
  • İklim Değişikliğinin Etkisi: Şirketlerin neredeyse % 90’ı, 2050 yılına kadar iş modellerinin iklim değişikliğinden etkileneceğini bekliyor.
  • Maliyet ve Finansal Etkiler: Şirketler, sürdürülebilirlik stratejilerinin önümüzdeki beş yıl içinde maliyet baskıları yaratabileceğini, ancak aynı zamanda nakit akışlarını, karlılığı ve gelir büyümesini güçlendirebileceğini düşünüyor.

Raporun sonuçları önemli bir konuya işaret ediyor. Halen, ESG stratejileri bir “değer yaratma” aracı olarak görülüyor. Temel olarak bir itirazımız yok ancak sarsıcı sonuçlarını her gün yaşamakta olduğumuz iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve bu değişime adaptasyon, göz ardı edilmemesi gereken bir motivasyon. Değer artışı, bu temel hedefin sağlanmasını takiben kendiliğinden oluşması gereken bir sonuç bizce.

Sürdürülebilirlik stratejilerinin hayata geçirilebilmesi için ön şartın “yüksek yatırım gereksinimi” olarak vurgulanması da sıklıkla dile getirilen bir gerçeği bir kere daha gözler önüne seriyor. Bu konuda daha fazla gecikilmeden önlem alınması yerinde olacak. Aksi taktirde önemli bir mesafe kat etmenin mümkün olmayacağı görülüyor.

Şüphesiz, yapılacak yatırımlar şirketler açısından ilave maliyet anlamına geliyor ve bunların da fiyatlara yansıtılması gerekecek. Fakat, global olarak oluşacak maliyetlerin bir şekilde paylaşılması da kaçınılmaz gözüküyor.

2050 yılına kadar şirketlerin % 90’ının iş modellerini etkileyecek olan iklim değişikliğinin etkilerinin başka bir şekilde azaltılması da biraz zor gözüküyor.

Özgün Çınar, CEO

ÖNEMLİ KAVRAMLAR

KARBON AYAK İZİ ÖLÇÜMÜ VE EMİSYON FAKTÖRLERİ

Karbon ayak izi ölçümü; bir bireyin, organizasyonun veya ürünün doğrudan ve dolaylı olarak yaydığı toplam karbon dioksit (CO2) ve diğer sera gazları emisyonlarının hesaplanması anlamına gelir. Karbon ayak izi, genellikle CO2 eşdeğeri cinsinden ifade edilir.

Ölçüm için emisyon kaynaklarının belirlenmesini takiben, bu kaynaklardan toplanan veriler, emisyon faktörleriyle çarpılır ve her bir kaynağa ilişkin sonuç toplanarak toplam karbon ayak izi hesaplanır. Emisyon faktörleri, belirli bir aktivitenin veya enerji türünün birim başına ne kadar CO2 ve diğer sera gazlarını yaydığını gösterir.