BİZDEN MESAJLAR
Değerli okurlarımız,
Bültenimizin bu sayısında COP16 önemli bir yer işgal ediyor. COP16 biyolojik çeşitlilik zirvesi, 21 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında Cali, Kolombiya’da yapıldı. Zirveye 175 ülkeden yaklaşık 23.000 delege katıldı. Görüşmelerin ana konusu, Kunming-Montreal Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi’nin (doğa için Paris Anlaşması olarak da tanımlanıyor) nasıl hayata geçirileceği oldu. Ayrıca, gelişmekte olan ülkeler odağında finansman ve genetik bilgilerin yarattığı kazancın nasıl paylaşılacağı konuları da gündemde yer buldu.
Ayrıca, bültenimizde Lancet Planetary Health’in son araştırması, Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi’nin (ESMA) yeni düzenlemeleri ve her bültenimizde olduğu gibi ESG alanındaki güncel gelişmeleri de sizlerle paylaştık.
Siz değerli okuyucularımızın ve takipçilerimizin katkılarıyla bültenimiz giderek daha zengin ve kapsamlı hale geliyor. Görüş ve önerilerinizle bizlere yön verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Sürdürülebilir kalın…
ÖZGÜN ÇINAR, CEO
COP16 BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ZİRVESİ’NİN KAZANIMLARI VE EKSİKLERİ
Dünyadaki biyolojik çeşitliliği korumak amacıyla düzenlenen COP16 Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi, 21 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Kolombiya’nın Cali kentinde gerçekleşti. Zirvede, doğanın korunmasına yönelik bazı önemli ilerlemeler sağlanırken, temel sorunların çözümü konusundaki başarısızlıklar tartışmalara neden oldu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki finansman ve izleme konularındaki anlaşmazlıklar, zirvenin hedeflenen sonuçları sağlamasını engelledi.
En önemli kazanımlarından birisi, yerli halklar ve Afrika kökenli toplulukların biyolojik çeşitlilik konusunda kilit aktörler olarak tanınması oldu. Böylelikle, yerli halkların doğayı koruma çabalarında etkin bir şekilde söz sahibi olmalarına imkân sağlanacak. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 8J maddesi çerçevesinde alınan bu kararla, yerli halklara ve Afro topluluklara, doğanın korunmasında tam yetki ve sürekli bir temsil sağlandı. Yerli halkların sözcüsü Camila Paz Romero bu adımın dünya genelinde bir referans niteliğinde olduğunu belirtti. Ayrıca bu kararın uzun yılların mücadelesinin bir sonucu olduğu vurgulandı.
Doğanın genetik kaynaklarından elde edilen verilere dayalı ürünler üzerinden küresel bir vergi sistemi oluşturulması da COP16’da karara bağlandı. Özellikle ticari ürünlerde kullanılan genetik verilerden elde edilen gelirin, bu kaynakların sağlandığı ülkelerle adil bir şekilde paylaşılması hedefleniyor. Bu yeni fonun, yerli topluluklar ve gelişmekte olan ülkeler için yılda yaklaşık 1 milyar sterlinlik bir gelir yaratması bekleniyor. Bu adım bir yandan olumlu karşılanırken diğer yandan doğayı koruma adına daha iddialı bir finansal yaklaşımın eksikliği de eleştirildi.
COP16’da, bazı önemli konularda ilerleme kaydedilmekle birlikte, mali destek ve izleme mekanizmaları konusunda yeterli sonuçlar elde edilemedi. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelere “taahhütlerini yerine getirmediği” gerekçesiyle tepki gösterdi. Zirvede kabul edilen mali destek planları somut bir stratejiye bağlanamazken, birçok ülkenin çevreye zarar veren faaliyetler için verilen sübvansiyonların reformu ve koruma alanlarının genişletilmesi gibi konularda ilerleme sağlayamaması, eleştirileri beraberinde getirdi. AB, Çin ve Kanada gibi ülkelerin liderlik konusunda yetersiz kaldığı ifade edildi.
COP16 zirvesi, doğanın korunması çerçevesinde “yerli halkları güçlendiren” kararlarıyla tarihe damga vururken, finansman ve izleme konularında ilerleme sağlanamaması, doğayı korumaya yönelik hedeflerin başarı şansının ne olduğu konusundaki tereddütleri artırdı. Bu sorunların çözüme kavuşması için gelecek yıl Bangkok’ta yapılacak ara toplantıda yeni adımların atılması bekleniyor. Zirve biyolojik çeşitliliği koruma yolunda önemli bir adım olsa da, doğanın korunması için daha somut ve bağlayıcı önlemler alınması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koydu.
ALMİNA GENCAL, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK UZMANI
ESG’Lİ HABERLER
- Deloitte tarafından yapılan bir araştırmaya göre, tarımsal gıda sektörü yöneticilerinin %79’u sürdürülebilirlik stratejilerinden en az %2 gelir artışı; %74’ü sürdürülebilirlik yatırımlarıyla en az %2 maliyet düşüşü sağladığını belirtirken %60’ı da önümüzdeki iki yıl içinde sürdürülebilirlik stratejilerinden elde edilen değerin artacağını öngörüyor. DETAY
- Carbon Brief ve The Guardian’ın ortak araştırması sevimsiz bir sonuç ortaya koydu: Ülkelerin yüzde 85’inden fazlası, Kolombiya’da düzenlenecek COP16 biyolojik çeşitlilik zirvesi öncesinde doğayı korumaya yönelik taahhütlerini sunmak için son tarihe uyamıyor. DETAY
- OECD destekli bir komisyon, ülkelerin, ekonomik büyümesini en az %8 oranında azaltabilecek ve 2050 yılına kadar dünyadaki gıda kaynaklarının yarısını riske atabilecek “su krizini” çözmek için yeni bir uluslararası anlaşmaya ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. DETAY
- Birleşmiş Milletler’in yayımladığı rapora göre, mevcut iklim politikaları sürdürülürse, yüzyılın sonuna kadar küresel ısınma 3 santigrat derecenin (5,4 Fahrenheit derece) üzerine çıkacak. Bu, on yıl önce tahmin edilen artışın iki katından fazla. DETAY
- Bir BSR raporu olan “CSO at a Crossroads”, sürdürülebilirlikle ilgili önemli konuları vurguluyor. CSO’ların %83’ü, iddialı sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için diğer C-Suite liderleriyle iş birliğinin elzem olduğunu bildiriyor. CSO’ların %64’ü, düzenlemelerin anlamlı stratejik etki sağladığına inanıyor. CSO’ların %50’si zamanlarının çoğunu “yüksek etkili” işlere harcıyor ve bu da daha stratejik odaklanma ihtiyacını vurguluyor. DETAY
- Bir İngiliz nakliye firması, karbon ayak izini azaltmak için özel gemilerinde yeni bir yelken teknolojisi uygulamasına gitti. FastRig, gemilerde yeniden donatılmak üzere geri çekilebilen bir kanat yelkeni ve yakıt kullanımı ile GHG emisyonlarını %30’a kadar azaltabiliyor. DETAY
🍃YEŞİL KÖŞE🍃
AVRUPA MENKUL KIYMETLER VE PİYASALAR OTORİTESİ’NİN (ESMA) ÖNCELİKLER DÜZENLEMESİ
Finansal Raporlarda ve Sürdürülebilirlik Raporlamasında Şeffaflık ve Kalite Artırımı
Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), Avrupa Ekonomik Alanı’nda (EEA) işlem gören şirketlerin yıllık finansal raporlamalarında dikkate almaları gereken öncelikli konuları belirlediği 2024 yılı Avrupa Ortak Uygulama Öncelikleri’ni (ECEP) duyurdu. ESMA, bu öncelikleri finansal tablo kalitesini yükseltmek, sürdürülebilirlik raporlamasında şeffaflığı artırmak ve piyasa güvenilirliğini güçlendirmek amacıyla belirledi. Biz de yazımızda, öne çıkan alanları sizler için derledik.
IFRS Finansal Tabloları ile İlgili Öncelikler
ESMA, şirketlerin likidite riskleri konusunda kapsamlı bir şeffaflık sağlaması gerektiğine dikkat çekiyor. IAS 7 Nakit Akış Tablosu’nda belirtilen yeni düzenlemeler doğrultusunda, tedarikçi finansmanı düzenlemelerinin (SFA) ayrıntılı olarak açıklanması, borçların hangi koşullar altında düzenlendiği ve tedarikçilere yapılan ödemelerin gösterilmesi gerekiyor. Şirketlerin bu düzenlemeler çerçevesinde, likidite yönetimini nasıl gerçekleştirdiklerine dair açıklamalarının yatırımcıların dikkatini çekeceğini düşünüyoruz.
Şirketlerin, uzun vadeli yükümlülüklerin raporlanması için kredi taahhütlerine uyumlarını net bir şekilde belirtmeleri gerekiyor. Bu doğrultuda, finansal pozisyonun istikrarını sağlamak amacıyla yapılan anlaşmaların detaylarının şeffaf bir şekilde sunulması ihtiyacı bulunuyor. Kredi taahhütlerinin ihlali veya yeniden müzakere edilmesi durumunda raporlama yükümlülükleri doğacak ve bu durum da yatırımcıların risk değerlendirmelerine katkı sağlayacak.
Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi, nakit akış tablolarında uyumluluğun sağlanması için nakit akışlarının brüt olarak raporlanmasını, nakit dışı işlemlerin ayrı bir şekilde açıklanmasını ve nakit benzerleri ile ilgili sınıflandırmaların doğru yapılmasını tavsiye ediyor. Bu açıklamalar, şirketlerin finansal sağlığı hakkında yatırımcılara daha net bir perspektif sunulmasına imkan veriyor.
Sürdürülebilirlik Bildirimleri ile İlgili Öncelikler
Avrupa Ortak Uygulama Öncelikleri, şirketlerin sürdürülebilirlik bildirimlerinde, finansal ve çevresel etkileri değerlendiren kapsamlı bir materyalite analizine yer verilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu analizler, şirketlerin hangi sürdürülebilirlik konularının finansal olarak önemli olduğunu belirlemelerine ve açıklamalarını buna göre yapmalarına yardımcı olacak. Şirketlerin, EFRAG tarafından yayımlanan materyalite değerlendirme rehberine uygun olarak, süreci nasıl gerçekleştirdiklerini ve hangi paydaşlarla etkileşimde bulunduklarını açıklamaları da büyük önem taşıyor.
ESMA, şirketlerin faaliyetlerini Avrupa Taksonomi Düzenlemesi çerçevesinde çevresel hedeflere uygunluk açısından değerlendirmelerini beklemekte. Taksonomi uyumluluğunun sağlanması, şirketlerin çevresel hedeflere katkı sunma oranını göstermeleri açısından büyük önem taşıyor. Bu düzenleme, şirketlerin çevresel uyum durumunu tüm paydaşlarına açıkça göstermesine katkı sağlayarak raporlamada şeffaflığı artıracak.
Ayrıca şirketlerin sürdürülebilirlik bildirimlerinde, finansal raporlama ile aynı kapsamda raporlamalar yapılması gerekiyor. Özellikle, sürdürülebilirlik bilgilerinin değer zincirinin tamamını kapsayacak şekilde hazırlanması beklenmekte. Şirketlerin, ilk üç yıl boyunca sürdürülebilirlik raporlamasında değer zincirine dair bilgi edinme çabalarını açıklaması ve gelecekteki planlarını sunması bekleniyor.
Elektronik Raporlama (ESEF) İle İlgili Öncelikler
Öncelikler düzenlemesi 2024 yılında ESEF formatında raporlama yapacak şirketlerin en çok karşılaşılan hatalarına dikkat çekmekte. Bu hatalar arasında, raporlamaların işaretlemelerinin doğruluğu, işaretleme uyumluluğu ve tamlığı gibi konular bulunuyor. ESMA, şirketlerin finansal tablolarında yer alan tüm kalemlerin doğru etiketlerle işaretlenmesini ve dijital formatta tam uyum sağlanmasını talep ediyor. Bu uyumluluğun sağlanması, finansal raporlamanın şeffaflığını ve anlaşılabilirliğini artırarak paydaşlar için daha erişilebilir-anlaşılabilir hale getiriyor.
Finansal ve sürdürülebilirlik raporlamaları arasında bağlantı kurularak iklim riskleri gibi konularda tutarlılık sağlanması gerektiği de vurgulanıyor. İklim değişikliği gibi sürdürülebilirlik konularının finansal tablolara nasıl etki ettiği hakkında bilgi verilmesi, şirketlerin risk yönetim stratejilerini açıklamaları açısından önemli. Ayrıca, ESMA, karbon fiyatlandırma ve alternatif performans ölçümleri (APM) ile ilgili rehberler sunarak şirketlerin raporlama süreçlerini iyileştirmeleri konusunda yol gösteriyor.
Belirlenen 2024 Avrupa Ortak Uygulama Öncelikleri, finansal ve sürdürülebilirlik raporlamalarında kaliteyi artırmayı, şeffaflığı güçlendirmeyi ve piyasa güvenini sağlamlaştırmayı hedefliyor. Bu öncelikler, şirketlerin iç kontrol sistemlerini iyileştirerek sorumlu bir finansal yönetim anlayışını benimsemelerine katkıda bulunuyor. Her bir öncelik, yatırımcıların ve diğer paydaşların karar alma süreçlerinde güvenle hareket edebilmeleri adına kritik öneme sahip.
2024 yılı boyunca ESMA ve ulusal uygulama otoriteleri, şirketlerin bu önceliklere uyum sağlamasını denetleyecek ve eksikliklerin giderilmesi için gerekli adımları atacak. Yüksek kaliteli raporlama standartları, yalnızca finansal şeffaflık sağlamakla kalmayıp aynı zamanda sürdürülebilir büyümeye katkı sunacak özellik arz ediyor. ESMA’nın önceliklerine uyum sağlayan şirketler, sorumlu ve uzun vadeli bir finansal stratejiye sahip olmanın yanı sıra sürdürülebilirlik vizyonlarını da ileriye taşıma fırsatına sahip olacak.
Bu süreç, finansal ve sürdürülebilirlik raporlamalarında Avrupa genelinde yeni bir şeffaflık ve güven dönemi başlatıyor.
DAMLA GÜNALP, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK UZMAN YARDIMCISI