BİZDEN MESAJLAR
Sürdürülebilirlik bültenimizin bu sayısında, gezegenimiz ve geleceğimiz için kritik bir konu olan su ayak izi kavramını mercek altına alıyoruz. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, bireyler, işletmeler ve toplumlar için her geçen gün daha önemli hale geliyor. Bu bağlamda, su tüketimimizin etkilerini anlamak için gereken adımlara değineceğiz.
Ayrıca, ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) kriterlerine dair en güncel gelişmeleri paylaştığımız haber köşemizde, bu alandaki küresel gelişmeleri takip edebileceksiniz. Yeşil Köşe’de ise, kısa süre önce yayımlanan Global Commission on the Economics of Water’ın raporuna odaklanıyoruz. Bu rapor, küresel su krizinin yalnızca yerel veya bölgesel bir sorun olmadığını, dünya çapında ekonomik ve sosyal sonuçları olabilecek büyük bir tehdit olduğunu gözler önüne seriyor. Su tüketimi ve yönetimi konusunda köklü değişiklikler yapılmazsa, gelecek nesiller hem su kaynakları hem de gıda güvenliği açısından büyük risklerle karşı karşıya kalacak.
Bu sayıda suyun sürdürülebilirliği hakkında derinlemesine bir yolculuğa çıkarken, hep birlikte daha yeşil bir geleceğe katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Sizler de daha sürdürülebilir bir gelecek için suyun değerini keşfetmeye davetlisiniz.
Keyifli okumalar!
Sürdürülebilir kalın…
ESG’Lİ HABERLER
- Sweep ve Capgemini Invent, çeşitli büyüklüklerdeki işletmelerden ve finans kuruluşlarından 554 sürdürülebilirlik liderinin katıldığı bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı. Bulgular şöyle: Şirketlerin %78’i emisyonlarını takip etmek için hala excel sheet’leri kullanıyor. Sürdürülebilirlik verilerini toplamak önemli bir zorluk olmaya devam ediyor. 2025 için temel öncelik, iklim eylemini yönlendirebilmek için verileri kullanmak. DETAY
- Yükselen deniz seviyeleri önümüzdeki on yıllarda Tuvalu’yu tamamen sular altında bırakma tehdidinde bulunuyor. Benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya kalan yetkililer, yalnızca küçülen bir ülkeyi korumaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda toprakları olmasa bile ülkenin, kültürünün ve geleneklerinin varlığını sürdürmesini sağlamaya çalışıyor. DETAY
- Bir araştırmacı ekibi, elektronik atıklarda bulunan metalleri geri dönüştürmek için daha sürdürülebilir ve uygun fiyatlı bir yol geliştirdi. Araştırmacılar, bir malzemeyi elektrik akımıyla ısıtarak birkaç metali e-atık olmaktan kurtarmak için elektrotermal klorlama veya flaş Joule ısıtma (FJH) ve karboklorinasyon kullandılar. Yönteme ilişkin bulgular, Nature Chemical Engineering dergisinde yayımladı. DETAY
- Önde gelen araştırmacılardan oluşan bir grubun raporuna göre, gezegenimizin “hayati belirtilerinin” giderek artan bir bölümü, iklim değişikliği ve diğer çevresel tehditler nedeniyle alarm veriyor. Oregon Eyalet Üniversitesi’nden William Ripple ve meslektaşları, “Geri döndürülemez bir iklim felaketinin eşiğinde” olduğumuzu ifade ediyor. Bu, şüpheye yer bırakmayacak şekilde küresel bir acil durum. Dünya’daki yaşamın dokusunun çoğu tehlike altında. DETAY
- Bu yılki Londra Moda Haftası’nda, Brezilya’nın günlük giyimdeki en büyük isimlerinden biri olan Malwee, atmosferden karbondioksit yakalayabilen bir tişörtün lansmanını yaptı. Adını Portekizce’de ağaç anlamına gelen árvore kelimesinden alan Ar.voree tişörtü, giyildiğinde CO2’yi emiyor. Tişört yıkandığında, yakalanan CO2 normal çamaşır deterjanıyla reaksiyona giriyor ve sodyum bikarbonata dönüşüyor. Kumaştaki karbon emici maddeler aynı anda yeniden aktif hale geliyor ve süreç baştan başlayabiliyor: Giy, yakala, yıka, tekrarla. DETAY
- Çinli Sany, 15 MW kapasiteli dünyanın en büyük kara rüzgâr türbinini kurdu. Sany Group’un tanıttığı SI-270150 modeli, tek bir birimde sahip olduğu 15 MW gücüyle karasal türbinler arasında en yüksek kapasiteye sahip olma özelliğini taşıyor. Ayrıca 270 metre çapındaki rotoruyla dünya genelinde kurulan en geniş çaplı karasal türbin olarak dikkat çekiyor. Türbin, 131 metre uzunluğundaki kanadıyla da bir başka rekor kırıyor. Bu devasa kapasite ile tek bir ünite 160.000 haneye bir yıl boyunca yetecek kadar elektrik üretebiliyor. DETAY
🍃YEŞİL KÖŞE🍃
KÜRESEL SU EKONOMİSİ KOMİSYONU RAPORU
Küresel Su Krizi: Geleceğimizi Kurtaracak 5 Kritik Adım
Küresel su krizi, iklim değişikliği ve yanlış yönetimin birleşimiyle, artık göz ardı edilemeyecek bir boyuta ulaşmış durumda. Su kaynaklarının azalması, yalnızca çevresel bir tehdit olmanın ötesinde, ekonomik büyümeyi duraksatacak, tarımsal üretimi düşürecek ve toplumlar arasındaki eşitsizlikleri derinleştirecek bir krizi tetikliyor. Bu noktada, Küresel Su Ekonomisi Komisyonu tarafından yayımlanan rapor, bu krizin çözümünde uluslararası iş birliği ve sürdürülebilir yönetim stratejilerinin vazgeçilmez olduğunu vurguluyor. Suyun bir küresel ortak değer olarak tanınması gerektiğini belirten rapor, çözüm için önerilen beş temel misyona dikkat çekiyor.
Su Krizinin Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Rapora göre, su krizi 2050 yılına kadar yüksek gelirli ülkelerde gayri safi yurtiçi hasılanın %8, düşük gelirli ülkelerde ise %10 ila 15 oranında azalmasına yol açabilir. Ayrıca, tarım ürünlerinde %23’e varan bir azalma beklenebilir ki bu, tarıma dayalı ekonomiler için daha büyük bir tehdit oluşturuyor. Küresel su döngüsünün bozulması, hem tarım hem de sanayi için kritik olan suyun iş gücü ve üretimde ciddi kesintilere yol açma potansiyeli taşıdığı anlamına geliyor. İklim değişikliği ve yanlış su yönetimi, doğal yağış döngülerini bozarak küresel su döngüsünü dengesizleştiriyor.
Raporda suyun iki temel formu ele alınıyor: Mavi su ve yeşil su. Yeşil su, toprakta ve bitki örtüsünde depolanan su ve küresel yağışların %50’sinden sorumlu. Tarım ve ekosistemlerin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip olan yeşil su, artan sıcaklıklarla birlikte risk altında.
Su kıtlığı, sadece ekonomik ve çevresel sorunlara değil, aynı zamanda jeopolitik gerginliklere de yol açma potansiyeline sahip. Rapor, su kaynaklarının azalmasının sınır ötesi iş birliklerini zorlaştıracağını ve su paylaşımı konusunda yeni anlaşmazlıklara yol açabileceğini öngörüyor.
Rapora göre, hükümetler su tüketimini teşviklerle yönlendirmeli ve altyapı yatırımlarını doğru alanlara yapmalı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde su altyapısına yatırım yapılması büyük önem taşıyor. Finans kuruluşlarının, su kaynaklarının korunmasını desteklemek amacıyla kredi koşullarını bu kritere entegre etmesi gerekiyor. Dünya genelinde suyun doğru fiyatlandırılması ve tarım sübvansiyonlarının, su yoğun ürünlerin yanlış bölgelerde ekilmesini teşvik eden kısımlarının değiştirilmesi gerektiği de vurgulanıyor.
Hükümetlerin, su kaynaklarının korunması ve verimli kullanımı için standartlar getirmesi, özel sektörün ise bu standartlara uygun çözümler geliştirmesi gerekli görülüyor. Küresel su veri altyapısının oluşturulmasının, su kaynakları yönetiminde şeffaflık ve etkinlik sağlayarak bu krizin yönetiminde kolaylık sağlayacağı da düşünülüyor. Bu altyapı, hem mavi hem de yeşil suyun doğru bir şekilde izlenmesini ve yönetilmesini mümkün kılabilecek. Ayrıca, şirketlerin su ayak izlerini ve su kullanımının çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde raporlaması, piyasa tabanlı bir su yönetimi anlayışını da beraberinde getirebilecek.
Suyun etkin yönetimi, hükümetler ve özel sektör arasında güçlü iş birliklerini gerektiriyor. Bu kapsamda bir Küresel Su Paktı oluşturulması önerilmekte. Bu paktın da, su kaynaklarının korunması ve su krizinin küresel bir sorun olarak ele alınmasını sağlayacak politikaları içermesi şart gözüküyor.
Önerilen Beş Kritik Misyon
1. Gıda Sistemlerinde Devrim
Tarım, su kaynaklarının en fazla tüketildiği sektörlerden birisi. Sürdürülebilir tarım sistemlerinin ve mikro sulama tekniklerinin kullanımı, su tüketimini azaltmada önemli rol oynayacak. İklime dayanıklı tohumların kullanılması ve toprağın su tutma kapasitesini artıran yenileyici tarım yöntemleri hem tarımsal verimliliği artıracak hem de su kaynaklarının korunmasına katkı sağlayabilecek.
2. Yeşil Su ve Doğal Habitatların Korunması
Yeşil su kaynaklarının korunması, topraktaki nem ve bitki örtüsünde depolanan suyun sürdürülebilirliğini sağlamak adına kritik önem taşıyor. Ormansızlaşmanın durdurulması ve doğal habitatların yeniden kazanılması da bu misyonun temel hedefleri arasında yer alıyor.
3. Döngüsel Su Ekonomisi Oluşturmak
Atık suyun geri dönüştürülmesi ve tekrar kullanılmasını teşvik eden döngüsel su ekonomisi, su krizini hafifletmek için atılacak en önemli adımlardan birisi. Atık suyun yeniden kullanımı, su kaynaklarının korunmasına büyük katkı sağlayabiliyor.
4. Su Tüketimini Azaltan Temiz Enerji ve Yapay Zekâ
Temiz enerji teknolojilerinin ve yapay zekânın, su kaynakları üzerindeki baskıyı hafifletmede kullanılabileceği öngörülüyor. Bu misyon, su verimliliği sağlayan enerji çözümlerinin yaygınlaştırılmasını da öne çıkartıyor.
5. 2030’a Kadar Herkesin Temiz Suya Erişmesi
Her bireyin insana yakışır bir yaşam sürdürebilmesi için belirli miktarda temiz suya erişimi olması gerekiyor. Raporda, kişi başına günlük 4.000 litre su ihtiyacı referans noktası olarak belirlenmiş durumda. Ancak dünya genelinde milyonlarca insan hala temiz suya erişimden mahrum. Su kaynaklarının öncelikli olarak ihtiyacı olan bölgelere yönlendirilmesi gerekiyor.
Özetle, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı, sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda insani bir sorumluluk. Suyun küresel bir değer olarak tanınması, adil ve sürdürülebilir bir su yönetimi için gerekli politikaların önünü açabilir.